-
Notifications
You must be signed in to change notification settings - Fork 3
/
8 letter answers.txt
889 lines (888 loc) · 56.9 KB
/
8 letter answers.txt
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
316
317
318
319
320
321
322
323
324
325
326
327
328
329
330
331
332
333
334
335
336
337
338
339
340
341
342
343
344
345
346
347
348
349
350
351
352
353
354
355
356
357
358
359
360
361
362
363
364
365
366
367
368
369
370
371
372
373
374
375
376
377
378
379
380
381
382
383
384
385
386
387
388
389
390
391
392
393
394
395
396
397
398
399
400
401
402
403
404
405
406
407
408
409
410
411
412
413
414
415
416
417
418
419
420
421
422
423
424
425
426
427
428
429
430
431
432
433
434
435
436
437
438
439
440
441
442
443
444
445
446
447
448
449
450
451
452
453
454
455
456
457
458
459
460
461
462
463
464
465
466
467
468
469
470
471
472
473
474
475
476
477
478
479
480
481
482
483
484
485
486
487
488
489
490
491
492
493
494
495
496
497
498
499
500
501
502
503
504
505
506
507
508
509
510
511
512
513
514
515
516
517
518
519
520
521
522
523
524
525
526
527
528
529
530
531
532
533
534
535
536
537
538
539
540
541
542
543
544
545
546
547
548
549
550
551
552
553
554
555
556
557
558
559
560
561
562
563
564
565
566
567
568
569
570
571
572
573
574
575
576
577
578
579
580
581
582
583
584
585
586
587
588
589
590
591
592
593
594
595
596
597
598
599
600
601
602
603
604
605
606
607
608
609
610
611
612
613
614
615
616
617
618
619
620
621
622
623
624
625
626
627
628
629
630
631
632
633
634
635
636
637
638
639
640
641
642
643
644
645
646
647
648
649
650
651
652
653
654
655
656
657
658
659
660
661
662
663
664
665
666
667
668
669
670
671
672
673
674
675
676
677
678
679
680
681
682
683
684
685
686
687
688
689
690
691
692
693
694
695
696
697
698
699
700
701
702
703
704
705
706
707
708
709
710
711
712
713
714
715
716
717
718
719
720
721
722
723
724
725
726
727
728
729
730
731
732
733
734
735
736
737
738
739
740
741
742
743
744
745
746
747
748
749
750
751
752
753
754
755
756
757
758
759
760
761
762
763
764
765
766
767
768
769
770
771
772
773
774
775
776
777
778
779
780
781
782
783
784
785
786
787
788
789
790
791
792
793
794
795
796
797
798
799
800
801
802
803
804
805
806
807
808
809
810
811
812
813
814
815
816
817
818
819
820
821
822
823
824
825
826
827
828
829
830
831
832
833
834
835
836
837
838
839
840
841
842
843
844
845
846
847
848
849
850
851
852
853
854
855
856
857
858
859
860
861
862
863
864
865
866
867
868
869
870
871
872
873
874
875
876
877
878
879
880
881
882
883
884
885
886
887
888
889
887
ABANDONE: Boksta dövüşemeyecek duruma gelme
ABARTMAK: Egzajere etmek
ABIHAYAT: Bengi su da denen, içene ölümsüzlük kazandıran suyun Arapça kökenli adı
ABIHAYAT: Bengi su veya dirim suyu da denen efsanevi iksir
ABIHAYAT: Efsanelerdeki “sonsuz yaşam içeceği, bengi su”
ABIHAYAT: Her neslin seçimi olabilecek efsanevi içecek
ABIHAYAT: İnsanoğlunun can havli ve ecel dertlerine deva olan ütopik meşrubat
AÇIKBÜFE: Genellikle paket fiyata dahil edilen Halil İbrahim sofrası
AÇIKLİSE: Dersleri radyo, TV gibi araçlarla yayımlanan veya posta ile ilgililere ulaştırılan ortaöğretim kurumu
AÇIÖLÇER: İletki de denen, yarım çember biçimindeki araç
AÇIÖLÇER: “İletki”nin diğer adı
ADAMBAŞI: “Her bir bireye” anlamına gelen maskulen paylaşım tabiri
ÂDEMBABA: Dinî inanışlardaki ilk insanı konu ederek, “kimsesiz ve yuvasız insanlar” için kullanılan bir tabir
AĞIZTADI: Eskilerin “kemaliafiyet” de dediği, ailede veya toplumda dirlik düzenlik, iyi geçinme, rahatlık
AĞLATMAK: Mecazen bir çalgıyı, dinleyeni hislendirecek biçimde ustalıkla çalmak
AHLAKSIZ: Doğru ve yanlışı belirleyen toplumsal yargı ve ilkeler sistemine ters düşen kişi
AHUGÖZLÜ: Çekici bakışları olan hanımlara yönelik, ceylanlara yakışır bir iltifat
AKADEMİK: “Bilimsel niteliği olan” anlamında bir söz
AKILDOLU: Zekice planlanmış ve amacına ulaşmış pas, vuruş ve golleri niteleyen kalıplaşmış bir tabir
AKROSTİŞ: Yatay ve dikey olarak okunması gereken şiir ve şiir tekniği
AKSAKLIK: Hata, kusur veya terslik nedeniyle herhangi bir işleyişin sekteye uğraması durumu
AKSESUAR: Oyuncunun dekor gereği kullandığı eşya
AKSESUAR: Tamamlayıcı parça
AKTARMAK: Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak
AKVARYUM: Seyirlik yapay su altı ekosistemi
AKVARYUM: Su altı yaşamını yaşam alanlarımıza taşıyan yapay yaşam alanı
ALACAKLI: Borç vermiş olan ve geri ödeme yapılmasını bekleyen kişi
ALAGEYİK: “Yağmurca” veya “sığın” da denen, en saf örneklerine Antalya’da rastlanan otobur memeli
ALANKODU: Telefon ağındaki bölgeden bölgeye değişen sistem anahtarı
ALEYHTAR: “Taraftar” sözünün karşıt anlamlısı
ALINTERİ: Akışkan efor, sıvılaşmış emek
ALINTERİ: Daha çok bedensel eforla gerçekleştirilen emeği tanımlayan metaforik tabir
ALPİNİZM: Adını Orta Avrupa’daki dağ silsilesinden alan dağcılık disiplini
ALTETMEK: Üstünlük sağlamak, yenmek anlamındaki söz dizisi
AMBİYANS: “Durum, ortam, çevre, atmosfer” anlamlarında kullanılan bir söz
AMBULANS: Gürültülü seyyar hastane
ANADENİZ: Okyanus veya umman da denen geniş su alanı
ANAERKİL: Matriarkal veya maderşahi de denilen toplum düzeni
ANAERKİL: Mayısın ikinci pazarını dünya çapında bayram ilan edebilecek toplum düzeni
ANAOKULU: Öğretmenlerin derste uyuyanlara kızmadığı tek eğitim kurumu
ANASAYFA: Bir internet sitesinin giriş bölümü
ANGAJMAN: “Bağlantı” anlamına gelen Fransızca kökenli söz
ANNESÜTÜ: Tüm memelilerin gelişmesi için en yararlı sayılan besin türü
ANTİKACI: Nezih ikinci el eşya tüccarı
ANTİPATİ: Ruh biliminde karşıt duygu, sevimsizlik, soğukluk
ANTRİKOT: Sığırın iki kürek kemiği arasından ve pirzolalık yerinden çıkartılan, kemiğinden sıyrılmış et dilimi
APARTMAN: Bir tür çok katlı binanın, “bölümlere ayrılmış” anlamına gelen Batı kökenli adı
APOLİTİK: Siyasi kayıtsız
ARABOZAN: İki kişi arasındaki geçimi ve dostluğu zedeleyen, nifakçı
ARADABİR: “Seyrek olarak, kimi zaman” anlamında bir söz dizisi
ARAPSAÇI: Çözülemeyecek kadar karışık durum anlamındaki metaforik tabir
ARASICAK: Servis düzenindeki uvertür yemek
ARASINAV: Üniversite ve yüksekokullarda yarıyıl içinde yapılan yoklama, vize
ARASOKAK: Etrafında yerleşim olan, ana yola açılan ikinci derecedeki yol
ARDAMARI: Kan yerine utanma duygusuyla dolu olduğu düşünülen hayali kanal
ARDISIRA: “Müteakip” sözünün Türkçe kökenli karşılığı olan söz dizisi
ARJANTİN: Büyük boy cam içki kupası
ARPASUYU: Biranın metaforik karşılığı
ARTÇIŞOK: Deprem yankısı
ARTIKGÜN: 29 Şubat’ı tanımlayan söz dizisi
ARTİSTİK: “Güzel sanatların gerektirdiği niteliğe uygun” anlamında Fransızca kökenli bir söz
ARTNİYET: Gizli amaç, saklı maksat, sinsi gaye
ARZTALEP: Ekonominin temelini oluşturan ilişki
ASALETEN: “Vekâleten” sözünün zıt anlamlısı
ASBAŞKAN: Bir topluluk, dernek veya kuruluşun ikincil yöneticisi
ASTRAGAN: İlk olarak ölü doğan kuzulardan elde edilen, talep sonrasında vahşete dönüşen kürk türünün adı
ASTROLOG: Müneccim anlamındaki Batı kökenli söz
ASTRONOM: Gök bilimci
AŞÇIBAŞI: Mutfak amiri
AŞKACISI: Sevdanın sebep olduğu ızdırap
AŞKOLSUN: Kimi zaman kınama, sitem kimi zaman hayranlık, beğeni bildiren bir tabir
ATAERKİL: Örgütlenme düzeyi erkek otoritesine dayanan toplumları niteleyen söz
ATASPORU: Nesiller boyu yapılmış, halkın kültüründe yer etmiş kurallı, fiziksel yarışma
ATLATMAK: Kötü bir durumu çok büyük zarar görmeden geçiştirmek, savmak
ATMOSFER: Yer yuvarını çevreleyen, yoğunluğu çok az, akışkanlığı çok fazla olan örtü
ATMOSFER: 150 km.lik kısmını hava tabakasının oluşturduğu gaz kütlesi
ATOMÇAĞI: Nükleer enerjinin kullanılmaya başlandığı döneme verilen ad
AVALAVAL: Çoğunlukla “bakmak” fiilini, “aptal ve sersem bir biçimde” anlamıyla nitelemek için kullanılan ikileme
AVALAVAL: Daha çok bakışlar için kullanılan, “zekâ barındırmayan bir hâlde” anlamındaki ikileme
AYAKALTI: Gelip geçenin çok olduğu yer
AYDINLIK: Bir yapının ortasına gelen ve ışık alması için damın ortasından zemine kadar açılan boşluk
AYRIKOTU: Bahçeleri, tarım alanlarını işgal eden arsız bir yabani bitki
AYVATÜYÜ: Derideki ince, zayıf ve sarı renkli ipliksi uzantılara halk ağzında verilen ad
AZKALSIN: Son anda gerçekleşmemiş durumları, atlatılmış tehlikeleri anlatırken kullanılan bir tabir
BABAANNE: Annemizin kayınvalidesi
BAĞCILIK: Asma yetiştirme işi
BAĞDAŞIK: “Homojen” kelimesinin Türkçe karşılığı
BAHÇIVAN: İddiasız peyzaj mimarı
BAHÇIVAN: Peyzaj emekçisi, dar alan tarımcısı
BAKARKÖR: Gözünün önündekini göremeyen anlamında kullanılan bir tabir
BAKINMAK: Çevreye göz gezdirmek, araştırmak
BALİSTİK: Mermi devinimini inceleyen bilim dalı
BALRENGİ: Kehribara çalan sarı
BARIŞÇIL: Sulh yanlısı
BATAKLIK: Gereğinden fazla sulak olan yer
BATIRMAK: Mecazen “mahvetmek” anlamında kullanılan bir söz
BAYDOĞRU: Romantik komedi filmlerinden sokak jargonuna giren “evlenilecek erkek” anlamındaki tabir
BELLEMEK: Bir bilgiyi “biliyorum” diyebilecek ölçüde öğrenmek
BELLEMEK: Hem öğrenmek hem zannetmek hem de toprağı işlemek anlamlarına gelen bir söz
BENDENİZ: Birinci tekil şahıs için alçak gönüllülük göstererek “köleniz” anlamında kullanılan bir söz
BENELÜKS: Hem Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’u hem de bu devletler arasındaki gümrük birliğini ifade eden terim
BENZETME: “Teşbih” sözünün Türkçe kökenli karşılığı
BENZİNCİ: Halk ağzında akaryakıt istasyonu
BERABERE: Eşitlikle biten karşılaşma sonucu, pata
BEŞİKTAŞ: Rakibi üzülmesin diye şampiyonluk sevincini yansıtmayan, bu karakteri 10 yaşındaki mensuplarında dahi görülen futbol takımı
BEYAZCAM: Televizyon ve televizyon ekranı için kullanılan bir tabir
BEZİRGÂN: Eski dilde tüccar
BICIBICI: Pedagojik banyo
BİJUTERİ: Çakma mücevherat
BİLENMEK: Mecazi anlamda aşırı derecede hırslanmak
BİNDALLI: Çoğunlukla mor kadife üzerine sırma ile kabartma yaprak, çiçek işlenmiş giysi
BİRİLERİ: Bazı kişiler, kimliği belli olmayan bir grup
BİRTAŞIM: “Kaynatmak” fiilini “kabaracak kadar” anlamıyla niteleyen söz dizisi
BİSİKLET: 1840’lı yıllarda ön teker arka tekerin yaklaşık 3 katı ve pedallar ön tekere bağlı olarak imal edilen taşıt
BİSİKLET: Eskiden “velespit” de denen bir ulaşım aracı
BİYOLOJİ: Hayatın, yaşamın bilimi, dirim bilimi
BORÇHARÇ: Maddi yönden zorluk çekerek, ödünç para alarak
BORUPAÇA: Alt bölümünün genişliği diz bölümüyle aynı olan pantolonlar için kullanılan söz dizisi
BOŞBOĞAZ: Diline hakim olamayan kişilere yönelik bir tabir
BOŞBOĞAZ: Sır verilmemesi gereken kişi
BOŞGEZEN: Mobil işsiz
BOTATMAK: İnternette takipçi, abone veya izlenme sayısını arttırmak için akıllı ajan yazılımlarını kullanmak
BOZUKLUK: Madenî para
BULAŞMAK: Alt anlamlarından bazıları “çatmak, sataşmak, musallat olmak” olan söz
BULAŞMAK: Mecazi anlamda istemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak
BUMERANG: Aborjin işi gönder döndür sopası
BUNALMAK: Usanmak, sıkılmak, darda kalmak
BUNGALOV: Hafif yazlık ev
BUNGALOV: Turistik kulübe
BUZLANMA: Viyadüklerde daha çabuk oluşan, soğuk havaları sürücüler için eziyete dönüştüren durum
BUZLUÇAY: Daha çok İngilizce adını kullandığımız tein içeren serinletici içecek
BUZLUÇAY: Sıcak olanı ince belli bardakta içilen, gazsız, serinletici bir içecek
BÜROKRAT: Devlet kurumlarında çalışan üst düzey yönetici
BÜYÜKAYI: Kuzey yarım kürede yedi parlak yıldızın yardımıyla Kutup Yıldızı’nı bulmada kullanılan takımyıldız
BÜYÜKLÜK: “Azamet” sözünün Türkçe kökenli karşılıklarından biri
CAFCAFLI: Gösterişli, renkli, parlak, şatafatlı anlamlarında bir söz
CANALICI: En önemli, çarpıcı, hayati anlamlarında kullanılan bir söz dizisi
CANBORCU: Tanrı’ya, hayat veren veya hayatını kurtaran birine karşı duyulan yükümlülük
CANDOSTU: Çok yakın, çok içten arkadaş, gönüldaş
CANHAVLİ: Ölüm korkusundan doğan güç
CEHENNEM: Eski Türklerin “tamu” da dediği ebedi ceza alanı
CENGÂVER: Savaşta kahramanlık gösteren kimse
CIBILDAK: Halk ağzında çıplak
CIVAGİBİ: Yerinde durmayan, ele avuca sığmaz, hareketli kişilere yönelik yakıştırma yollu bir tabir
CİCİBİCİ: “Süslü giysi veya süs eşyası” anlamında kullanılan çocuksu bir ikileme
CİCİMAYI: Evliliklerin rodaj dönemi
CİNSİYET: Dişi ve erkek arasındaki biyolojik farklılıklar bütünü
ÇAĞLAMAK: Akarsular için köpürerek ses çıkararak akmak
ÇAĞLAYAN: Akarsu basamağı
ÇAĞLAYAN: Bodur şelale
ÇAĞRIŞIM: Bir düşünce veya görüntünün bir başkasını hatırlatması
ÇALKANTI: Mecazi anlamda, “kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensizlik”
ÇARPINTI: Kalbin hızlı ve sık vurması
ÇEKİLMEK: Bazen gerilimi azaltmak için yapılması gereken eylem, geri gitmek, ricat etmek
ÇEKİRDEK: Hücrenin merkez cisimciği
ÇEKİRDEK: İrade sistemini çökerterek, kişiyi ruhsal ve bedensel olarak tutsak alan bir yiyecek türü
ÇEKİRDEK: İradeyi çökerten bir çerez türü
ÇELİŞMEK: Düşünce ve davranışlar için “birbirini tutmamak, birbirlerine ters düşmek, tutarsız olmak”
ÇIKARMAK: Alt anlamlarından biri de “kim olduğunu hatırlamak, tanımak” olan bir söz
ÇIKARTMA: Kâğıt veya benzeri malzemelerden yapılmış, tek yanı yapışkanlı resim veya yazı
ÇIKARYOL: “Çare, çözüm” anlamında kullanılan söz dizisi
ÇINLAMAK: Bazı tiz sesler için “yankılanarak dağılmak” anlamında kullanılan sözcük
ÇITIPITI: Sempatik minyon
ÇİKOLATA: Kimi bünyelerde bağımlılık yaratan yasal keyif verici madde
ÇİKOLATA: Kokusuyla bile endorfin hormonu salgılanmasını sağlayan, enerji veren tatlı bir yiyecek
ÇİLİNGİR: Hoş bir sohbetin kilidini açması beklenen samimi yapıdaki içki sofralarına verilen ön ad
ÇİSELEME: Yağmur serpintisi
ÇOBANLIK: Peygamber mesleği
ÇOCUKLAR: Oyuncu, şarkıcı gibi meşhurların paparazi ya da magazinci basın mensuplarına kullandıkları hitap şekli
ÇÖKERTME: Muğla yöresine ait bir tür halk oyunu ve halk türküsünün adı
ÇÖLLEŞME: Bitki örtüsünün yok edilmesi, toprağın ince tabakasının aşınmasıyla kumul ortamların artması
ÇÖPÇATAN: “Muhabbet tellallığı”nı etik ve ahlak kuralları çerçevesinde gerçekleştiren kişi
ÇÖPÇATAN: Santimantal ara bulucu
ÇUVALDIZ: İğne azmanı
ÇÜRÜTMEK: Bir iddianın, düşüncenin yanlış, boş ve değersiz olduğunu kanıtlamak, ortaya koymak
DADANMAK: Hoşlandığı bir şeyi tekrar tekrar elde etmek için bir yere sık sık uğramak
DALAVERE: Aldatmacanın merkezindeki gizli oyun
DALKAVUK: Riyakâr saygılı, sahtekâr övgücü, yağcı
DALKAVUK: Sahte hayran, riyakâr saygılı, yalaka
DAMIZLIK: Döl alınacak hayvan
DAMIZLIK: Hayatta kalmak için üremek zorunda olan hayvan
DARAĞACI: Bir tür idam platformu
DAVETİYE: Çağrı bildirgeci
DAVETKÂR: “Cazibeli, kendine çeken, çağıran” anlamlarında bir söz
DAYAKLIK: Ancak kaba kuvvetle yola gelebilecek kişilere yönelik bir tabir
DAYANMAK: Tahammül etmek, istinat etmek, mukavemet etmek gibi farklı farklı anlamları olan bir söz
DAYATMAK: Bir şeyi zorla kabul ettirmek
DEDANTÖR: Tüp gaz vanası
DEDEKTÖR: Gaz, mayın, radyoaktif mineral ve benzeri maddeleri bulmaya, tanımaya yarayan cihaz
DEDEKTÖR: Türkçe karşılığı “algılayıcı” olan cihaz
DEDİKODU: Çekiştirme, kınama amaçlı enformasyon trafiği
DEFANSİF: Daha çok spor terimi olarak kullanılan, “savunmalı” anlamındaki yabancı kökenli söz
DEĞİŞKEN: “Parametre” sözünün Türkçe karşılığı
DEHLEMEK: Mecazi anlamda kabaca kovmak
DEJENERE: Kültüren soykırıma uğramış, yozlaştırılmış olan kişi
DEMAGOJİ: Sofistike laf cambazlığı
DEMİRBAŞ: Sınıflardaki sıra, kürsü, kitaplık gibi mobilyaların genel adı
DERDEMEZ: Bir sözü söyledikten hemen sonra, hemen o sırada anlamında bir söz dizisi
DERMİŞİM: Şaka yaptığını anlatmak için cümlenin sonuna eklenen, azalarak bitmekte olan garip bir tabir
DETERJAN: Kir pas arıtıcı petrokimya ürünü
DEVDALGA: Tsunami sözünün Türkçe karşılığı olan söz dizisi
DEVEKUŞU: Gözü beyninden daha büyük olan, uçamayan bir kanatlı türü
DIŞLAMAK: Benimsememek, ilişki kurmamak, yok saymak, ilgilenmemek
DİKSİYON: Rafine edilmiş konuşma biçimi
DİKTATÖR: Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse
DİLİUZUN: Küstah ve saygısız cevaplar veren, haddini aşarak konuşan
DİNELMEK: Halk ağzında ayağa kalkmak ya da ayakta durmak anlamında kullanılan söz
DİNLENCE: Arapça kökenli “tatil” sözünün Türkçe kökenli karşılığı
DİPLOMAT: Dış politikanın racon erbabı
DİREKTÖR: Yönetmen, yönetici, müdür anlamlarına gelen, dilimize Fransızcadan girmiş bir söz
DİŞDOSTU: Ağız sağlığı açısından güvenli olduğu kanıtlanmış ürünler için kullanılan bir tabir
DOĞALGAZ: Önem sıralamasında ham petrolden sonra ikinci sırada olan yakıt
DOĞAÜSTÜ: Akıl yoluyla açıklanamayan, tabiat kurallarına uymayan olay ve olguları niteleyen birleşik kelime
DOMİNANT: Güç ve hakimiyet sahibi olan, baskın
DONDURMA: Yenilebilir kabı, promosyona alet olan sapı ve binlerce farklı tadı olan tatlı
DÖKESAÇA: Dikkatsizce etrafa dağıtarak, düşürerek, taşırarak anlamındaki söz dizisi
DÖMİVOLE: Futbolda topun yere vurup sektiği anda, ayakla yapılan vuruş
DÖŞENMEK: Herhangi biri ya da bir şey hakkında uzun ve yergi dolu bir yazı yazmak
DÜNYALIK: “Kefenin cebi yok” bakış açısıyla, “mal, mülk, servet, para” için kullanılan bir söz
DÜZHESAP: Küsuratı göz ardı edip, sayıyı yuvarlayarak yapılan matematik işlemi
EKLİPTİK: Dünya’nın yörüngesinden geçtiği varsayılan düzlem
ELDENELE: Minibüslerde taşıma ücretini şoföre ulaştırmak için kullanılan bir yöntem
ELEALMAK: Bir konuyu incelemeye, üzerinde çalışmaya başlamak
ELEKTRON: Negatif yüke sahip temel atom parçacığı
ELEKTROT: Anot ve katotun ortak adı
ELİÇABUK: Hızlı iş gören, hamarat insanlar için kullanılan bir tabir
ELKİTABI: Genellikle tarif ve uygulama özelliklerini belirten, pratik amaçlarla hazırlanmış basılı doküman
ELŞAKASI: Fiziksel temasa yönelik sözüm ona esprili, kaba hareket
ELŞAKASI: Fiziksel temas içeren tek taraflı kaba eğlence
EMMİOĞLU: Kırsal kesimde yaşayan amcazade
ENDOSKOP: Türkçe kökenli karşılığı “içgöreç” olan, vücudun herhangi bir boşluğunu muayene etmekte kullanılan tıbbi cihaz
ENJEKTÖR: İtalyanca kökenli “şırınga” sözcüğünün Fransızca kökenli karşılığı
ENJEKTÖR: Şifa cızcızı
ENVANTER: Mal ve değerlere ait döküm
ENVANTER: Ticarethaneler için ne var ne yok çizelgesi
EPİLATÖR: Teknolojik cımbız
ERGENLİK: “İlk gençlik” de denen dönemin yaygın kullanılan diğer adı
ERKEKİŞİ: Genellikle fiziksel kuvvet gerektiren uğraşlar için kullanılan cinsiyet ayrımcısı bir tabir
ESİRİKLİ: Olur olmaz durumlarda bir anda parlayıp öfkelenen ve bunu karakter özelliği hâline getiren kişilere yönelik bir tabir
EŞBAŞKAN: Birden fazla lideri olan dernek veya topluluklarda her bir lider için kullanılan bir unvan
EŞEKBAŞI: Otoritesi önemsenmeyen bir kişinin kendi yetkisini sorgularken kullandığı unvan
ETİYOPYA: Dünyanın denize kıyısı olmayan en kalabalık ülkesi
ETKİNLİK: Faaliyet ve aktivite sözlerinin Türkçe kökenli eş anlamlısı
EVRENSEL: Kâinat ölçüsünde
EVSAHİBİ: Misafirin ikram, kiracının insaf beklediği kişi
EVYEMEĞİ: Aile ocağında pişirilmiş aş
EYVALLAH: “Allah’a ısmarladık”, “teşekkür ederim”, “kabul ediyorum, razıyım” anlamlarında kullanılan bir söz
EZOGELİN: Karakterize edilmiş mercimek çorbası
FANKULÜP: Hayranat bahçesi
FASONMAL: Malzemesi marka sahibi tarafından karşılanarak başka bir firmaya yaptırılan ürün
FEMİNİZM: Daha çok kadınların yürüttüğü bir düşünce akımı ve hareketi
FERFORJE: Estetik ve sağlamlığı birlikte sunan dövme demir
FESLEĞEN: Reyhan da denen, saksıdayken başı okşanarak yetiştirilen bir bitki
FETİŞİZM: Hem putperestlik anlamına gelen hem de bütüne değil parçaya yönelen cinsel eğilimi tanımlayan söz
FIRILDAK: Adı hilekârlık ve hilekârlarla özdeşleşmiş olan bir çocuk oyuncağı
FIRSATÇI: Okazyon avcısı, oportünist
FİKSMENÜ: Seçeneksiz yemek listesi
FİLİGRAN: Banknotlardaki gölge oyunu
FİLİGRAN: Bazı kâğıtların dokusunda bulunan, ışığa tutulduğunda görülebilen çizgi, resim veya yazı
FİLMGİBİ: Kurgusal hikâyeler kadar maceralı, heyecan dolu gerçek olaylar için yakıştırma yollu kullanılan tabir
FLAMENKO: Endülüs halk müziği ve dansı
FONDÖTEN: Kaporta pastasının makyaj malzemelerindeki iz düşümü
FONDÖTEN: Makyaj astarı, kozmetik sıva
FORKLİFT: İstifleme, kaldırma ve yükleme özelliğine sahip, ufak ama cebbar iş makinesi
FOSEPTİK: Lağım çukuru
GAZETECİ: M. K. Atatürk’ün “Gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.” dediği kişi
GAZİNOCU: Yeşilçam filmlerinde sesi güzel olan esas kızı şöhret yapan karakterin mesleki unvanı
GAZLIBEZ: Tampon veya sargı amacıyla kullanılan steril kumaş
GECEKUŞU: Genellikle saat 22’den sonra sosyalleşmeye başlayan insanlar için kullanılan bir tabir
GEÇERNOT: Eğitim öğretimde zayıftan yüksek, ortadan düşük olan derece
GEÇİMSİZ: Sosyal çevresiyle anlaşma ve uyum sağlayamayan, aksi ve hırçın tabiatlı
GEÇİRMEK: Uğurlamak, selametlemek, yolculamak sözlerinin eş ve yakın anlamlı karşılığı
GEÇİRMEK: Yola çıkan birini uğurlamak, yolcu etmek
GEMLEMEK: Mecazi anlamda aşırı istek ve davranışlara engel olmak, durdurmak
GENÇADAM: Amerikan filmlerinde oğlan çocukları ve delikanlılar için kullanılan bir tabir
GENLEŞME: Bir cismin birleşimi ve yapısı değişmeden ısı etkisiyle hacimce büyümesi
GEOMETRİ: Matematiğin uzamsal ilişkiler ile ilgilenen alt dalı
GEVŞEMEK: Mecazen yumuşamak, yatışmak, sakinlemek, hoşa giden bir rahatlık duymak anlamlarında kullanılan bir söz
GİDERMEK: Ortadan kaldırmak veya dindirmek anlamlarında kullanılan bir söz
GİRİŞKEN: Sosyal yönü kuvvetli, her işe, her gruba rahatlıkla dâhil olabilen anlamındaki söz
GOYGOYCU: Eskiden ilahi okuyup dilenen kişiler için kullanılan, günümüzde boş konuşan, geveze anlamına gelen söz
GÖNLÜBOL: Fukara cömert, imkânsız eli açık/ Varlıklı olmasa da elindekileri içtenlikle paylaşan, cömert
GÖRGÜSÜZ: Sosyal saygı ve incelikli davranışlardan yoksun olan kimse
GÖZHAKKI: İmrenmeyi engellemek için verilen pay
GÖZHAPSİ: Hukukta, bir kimseye bulunduğu, yaşadığı yerden ayrılmaması biçiminde verilen ceza
GÖZÜKARA: Korkusuz, pervasız, tehlikelerden yılmayan anlamında bir söz dizisi
GREYFURT: Bitter portakal
GURBETÇİ: Geçimini yabancı bir memlekette sağlayan kişi
GÜLERYÜZ: İçten ve yapmacıksız, yumuşak ve okşayıcı surat ifadesi ve davranış
GÜMBÜRTÜ: Birdenbire yankılı ve derinden gelen patlama, yıkılma, çarpma sesi
GÜMÜŞYIL: Evliliğin yirmi beşinci senesi için kullanılan bir tabir
GÜNAHKÂR: Ruhani suçlu
GÜNAHKÂR: Uhrevi suçlu
GÜNAŞIRI: 48 saatte 1
GÜNGÖREN: 1992 yılında Bakırköy’den ayrılarak kurulan, İstanbul’un en küçük yüz ölçümlü ilçesi
GÜRLEMEK: Kalın, yüksek ve güçlü bir sesle bağırmak
GÜVERCİN: Yerin manyetik alanındaki değişiklikleri hissederek yönünü kolaylıkla bulabilen bir kuş türü
HABERDAR: Olan biten hakkında bilgisi olan
HACIYAĞI: Buram buram maneviyat kokan ağır esansların halk ağzındaki adı
HAFTAİÇİ: Pazartesiden cumaya kadar, beş günlük bütün için kullanılan söz dizisi
HAKLAMAK: Üstesinden gelmek, işini bitirmek
HÂLHATIR: Sormak fiiliyle birlikte bir kimseye “nasılsınız, ne durumdasınız” anlamında nezaket sorusu yöneltmek
HALISAHA: Poligras futbol alanı
HAMALLIK: Mecazi anlamda gereksiz yere yüklenilen şey, yapılan iş
HARAKİRİ: Japon intihar sanatı
HARLAMAK: Mecazi anlamda çıkışmak, bağırmak ya da tartışmanın şiddetini arttırmak
HAŞLAMAK: Mecazi anlamda fena hâlde azarlamak
HATAPAYI: Herhangi bir işlemdeki kabul edilebilir yanlışlık yüzdesi
HAVAKÜRE: Atmosferin diğer adı
HAYTALIK: Bir baltaya sap olamadan, başıboşça yaşama hâli
HEMFİKİR: Aynı düşüncede, aynı görüşte olan anlamında bir birleşik kelime
HEYAMOLA: Bizim neslimizin TRT Ankara Çocuk Korosu’ndan öğrendiği bir tür denizci nidası
HOHLAMAK: Ağzını yaklaştırıp soluğunu bir şeyin üzerine hızla vermek
HOKKABAZ: El çabukluğu gösterileri yapan kişi
HOLOGRAM: Lazer ışınımları yardımıyla gerçekleştirilen üç boyutlu görüntü
HOLOKOST: Kelime anlamı “bütünüyle yanmış” olan, Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı için kullanılan bir söz
HOPDEDİK: Bitirim jargonunda “yavaş ol, dur, ne dediğini bil” anlamlarında kullanılan bir tabir
HOROSKOP: Gelecekten haber veren bir tür harita
HOROSKOP: Yıldız haritası, doğum haritası da denen astrolojik şema
HÖŞMERİM: Tuzsuz taze peynir, nişasta, pirinç unu konularak yapılan bir çeşit tatlı
HURDALIK: Döküntü durumuna gelmiş malzemelerin toplanıp değerlendirildiği yer
HURDALIK: Otomotiv kabristanı
HUYUSUYU: Mecazi anlamda birinin alışkanlıkları ve karakter özellikleri
HUZUREVİ: Adıyla maksadını ortaya koysa da hep hüznü çağrıştıran barınak ve bakım kurumu
HÜCUMBOT: Atak tabiatlı küçük savaş gemisi
HÜKÜMDAR: Hem emir hem yargı yetkisini kendisinde bulunduran kimse
HÜKÜMDAR: Taht sahibi olan devlet başkanı
ISLAHEVİ: Eylemlerinin sorumluluğunu alamayacak kadar küçük yaştakilere adaletin katı yüzünü gösteren kurum
ISLATMAK: Zor pişen baklagilleri, yumuşaması için su içerisinde bekletmek
ISSIZADA: Denizler ortasında iskân edilmemiş kara parçası
IŞIKYILI: Astronomik mesafelere karşılık gelen bir astronomik ölçü birimi
IŞIKYILI: Kozmik mesafeleri ölçmekte kullanılan birim
İBRANAME: Alacak verecek kalmadığını gösteren belge, aklama belgesi
İBRANİCE: İsrail’de kullanılan Sami dili
İÇEDÖNÜK: Sosyal ilişkileri zayıf, kendi duygu ve düşüncelerine yönelmiş kişiler için kullanılan bir tabir
İÇGÜVEYİ: Ankastre damat
İÇGÜVEYİ: İnternal damat
İÇİFESAT: Masum durumlardan bile olumsuz çıkarımlara varan kişilere yönelik bir söz dizisi
İÇİNİÇİN: Açığa vurmayarak, gizlice anlamlarındaki ikileme
İÇİRAHAT: Ruhen ve manen ferah durumda, korku, pişmanlık gibi olumsuzluklar hissetmez hâlde
İÇKANAMA: Damarların dışarıdan görülmeyecek şekilde yırtılması sonucu oluşan durum
İÇLASTİK: “Şambriyel”in diğer adı
İÇTENLİK: “Samimiyet” sözünün Türkçe kökenli karşılığı
İÇTURİZM: Halkın kendi ülkesinde yaptığı gezi
İDARETEN: “Belli bir süre için, geçici olarak” anlamlarındaki söz
İDEALİZM: Çıkar için değil ülkü için yaşama olgusu
İKİYÜZLÜ: Riyakâr insanlara ve çift tarafı kullanılabilen kıyafetlere yönelik ortak kullanılan bir söz
İKİYÜZLÜ: “Riyakâr” sözünün Türkçe kökenli karşılığı
İLAHİYAT: Tanrı bilimi ve teoloji sözlerinin yaygın kullanılan karşılığı
İLİKGİBİ: Argoda genellikle kadınlar için kullanılan, “çok güzel, istek uyandırıcı” anlamında nahoş bir ifade
İLKONBİR: Bir futbol takımının sahaya çıkması öngörülen kadrosu
İLLALLAH: Usanma ve bezginlik anlatan, ünlem olarak kullanılan Arapça kökenli bir söz
İMSAKİYE: Ramazan ayına özgü ibadet çizelgesi
İMZAGÜNÜ: Yazar promosyonu
İNİMİNİM: Acı ve üzüntüyle çıkarılan kesik sesleri pekiştiren bir ikileme
İNSANCIL: “Hümanist” sözünün Türkçe kökenli karşılığı
İNSOMNİA: Uykusuzluğun hastalığa dönüşmüş hâli
İNTEGRAL: Belli bir geometrik şekli olmayan nesnelerin alanlarını hesaplamakta kullanılan yöntem
İNTERNET: İnsanoğlunun tüm kolektif bilgi birikimini içinde barındırdığı hâlde çoğunlukla vakit öldürmek için kullanılan iletişim ağı
İRSALİYE: Gönderme belgesi
İSKARPİN: Ökçeli, konçsuz klasik erkek ayakkabısı
İSTASYON: Aşk filmlerinde, melankolik ayrılıkların en sık yaşandığı mekân
İSTASYON: Tren, metro durağı
İSTİHDAM: Ülkedeki mevcut iş gücünün ekonomik faaliyetler içerisinde sürekli biçimde çalıştırılması
İSTİKBAL: Gelecek, ati anlamında bir söz
İSTİSMAR: Birinin iyi niyetini kötüye kullanma, sömürme
İŞBÖLÜMÜ: Takım çalışmalarında ekip elemanlarının sorumluluk ve yükümlülükleri paylaşması
İŞİNASLI: Yanlış bilinen bir olayın, meselenin gizli kalmış gerçekliği, esası
İŞİNEBAK: “Sen karışma, kendi uğraşılarınla ilgilen” anlamında sert bir paylama sözü
İŞKADINI: Sınai ve ticari etkinliklerle uğraşan dişi girişimci
İŞKADINI: Yüksek ökçeli ticari girişimci
İŞKAZASI: Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre savaşlardan daha fazla can alan bir olgu
İŞLETMEK: Şakalar ve birtakım yalanlarla sezdirmeden birini kandırmak veya onunla eğlenmek
İTAATKÂR: Söz dinleyen, buyruğa uyan, boyun eğen
İYİNİYET: İçinde kötü düşünceler barındırmayan maksat
İZSÜRMEK: Takip ettiği kişinin katettiği yolu türlü yöntemlerle bularak veya tahmin ederek ilerlemek
KABARMAK: Ağırlığı artmadan hacimce büyümek
KABZIMAL: Sebze meyve toptancısı
KAÇAKÇAY: Demliğe yasa dışı yollarla giren ürün
KADASTRO: Her çeşit arazi alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması işi
KADİRİZM: Yeşilçam’ın efsanevi aktörlerinden birinin yarattığı akım
KAFAİZNİ: Öngörülen tarihin ve sürenin haricinde kullanılan beleş tatil
KAFAİZNİ: Torpilli tatili
KAFASESİ: Sinemada karakterin aklından geçirdiklerini duyabilmemizi sağlayan replik
KAFATASI: Merkezî sinir sisteminin merkezini dış etkilere karşı koruyan muhafaza
KALAMATA: Bulmacalarda da sıklıkla sorulan büyük, etli bir zeytin türü
KALANTOR: Ensesi kalın, gösterişiyle zenginliğini belli eden kişi
KALENDER: Gönlü kanaatkâr olan, ehlidil, rint
KALUBELA: Mecazen “çok eski zaman” anlamında kullanılan, Allah’ın ruhları yarattığı zaman olarak tanımlanan söz
KAMİKAZE: Lunaparklardaki bir eğlence aracının Japon İmparatorluğu’na dayanan adı
KAMPANYA: Tüketiciyi özendirmek için düzenlenen dönemsel etkinlik
KAMUMALI: Hiçbir şekilde zarar verilmemesi gereken halkın bütününe ait taşınır veya taşınmaz varlıkların tümü
KAMYONET: Azami yüklü ağırlığı 3.500 kg’ı geçmeyen ve yük taşımak için imal edilmiş motorlu taşıt
KAPATICI: Pudra, fondöten benzeri makyaj ürünleri için kullanılan bir söz
KAPILMAK: Mecazi anlamda bir şeyin ya da kimsenin güçlü etkisi altında kalmak
KAPIŞMAK: Hırsla kavgaya tutuşmak
KAPKACAK: Tencere, tava, sahan gibi mutfak eşyaları
KAPUÇİNO: Kremalı, sütlü İtalyan kahvesi
KARAÇALI: Bir bitkinin arabozan, yuva yıkan insanlara yakıştırılan adı
KARAFAKİ: Alkol sürahisi
KARAFAKİ: Uzun boyunlu, kulpsuz rakı sürahisi
KARAKITA: Afrika için kullanılan bir söz dizisi
KARAKURU: Esmer ve çelimsiz
KARALEKE: Geçmişte yaşanmasına rağmen etkisini hâlen sürdüren utanç verici bir olayın izi
KARANFİL: Kasapların yoğun ilgi gösterdiği bir çiçek türü
KARANFİL: Nefesi tazelemek, ağız kokusunu gidermek için kullanılan bir baharat
KARARGÂH: Kumanda merkezi
KARATREN: İstimle işleyen, türkülere konu olmuş demir yolu taşıtı
KARATREN: Kömürle çalışan demir yolları taşıtı
KARDELEN: Nergisgillerin adıyla azmi ortaya koyan bir üyesi
KARMAŞIK: Kompleks, komplike ve sofistike sözlerinin eş ve yakın anlamlı karşılığı
KARNAVAL: Curcunalı ecnebi şenliği
KAROONLU: Piştide “güzel” lakabıyla anılan kağıt
KASILMAK: Mecazi anlamda kibirini hâl, tavır ve dış görünüşüne yansıtmak
KARŞILIK: “Mukabele” sözünün Türkçe kökenli karşılığı
KAVUŞMAK: Ayrı kalınanla bir araya gelmek
KAVUŞMAK: Vuslata ermek, hasrete son vermek
KAYDIRAK: Çocuk parklarındaki bir yanı merdivenli oyun aracı
KAYIRMAK: İltimas göstermek, ayrım gözeterek korumak
KAYNAKÇA: Bibliyografya sözünün Türkçe karşılığı
KAYNAŞMA: Cuma ertesi-cumartesi, ne için-niçin, sütlü aş-sütlaç kelimelerinde görülen dil bilgisi olayı
KAZAYAĞI: Bir bitkinin, bir tarım aletinin ve göz çevresindeki kırışıkların ortak adı
KEDİDİLİ: Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir tür tatlı bisküvi
KEDİGÖZÜ: Gece sürüşlerini daha güvenli hâle getiren, yol kenarlarındaki yansıtıcı trafik işareti
KEDİGÖZÜ: Kara yolu ışıldağı
KEKELEME: Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak ve keserek konuşma
KEKLEMEK: Argoda kandırmak
KELALAKA: “İlgisiz” anlamında kullanılan, dilimize Ferhan Şensoy tarafından kazandırılmış bir söz
KELALAKA: “Ne ilgisi var” anlamındaki yarı Fransızca, yarı Arapça kökenli melez bir tabir
KEMGÖZLÜ: Bakışlarıyla uğursuzluk saçtığına inanılan kişilere yönelik bir tabir
KEMİRGEN: Köpek dişleri olmayan, kesici dişleri sürekli büyüyen canlıların ortak adı
KERPETEN: Sökme, çekme, koparma işlerinde kullanılan bir el aleti
KERPETEN: Tuttuğunu koparan kıskaç biçimli araç
KESİLMEK: Yorgunluktan nefes alamayacak duruma gelmek
KESİŞMEK: Bakışlarla flört etmek
KEŞMEKEŞ: Karışıklık anlamındaki Farsça kökenli bir söz
KIKIRDAK: Bedenimizdeki dayanıklı, esnek ve bükülgen doku
KIKIRDAK: Kemik kadar sert olmayan, dayanıklı, esnek, bükülgen, damarsız bağ dokusu
KIRÇILLI: Siyah beyaz karışımı renkte olan
KIRIKLIK: Hastalık nedeniyle bedende hissedilen hafif sızı veya bitkinlik hâli
KIRIŞMAK: Argoda bir şeyi adaletli olarak paylaşmak
KIRIŞMAK: Hem paylaşmak hem düzgünlüğü bozulmak anlamına gelen söz
KIRITMAK: İşveli, cilveli davranışlarda bulunmak
KIVILCIM: Ateşin başlangıç zerresi
KIVILCIM: Çakım, çakın, çıngı, şerare de denen sıçrayan ateş parçası
KIVIRCIK: Bir marul ve bir koyun cinsinin ortak adı olan söz
KIVIRCIK: Saçları sık büklümlü olan kişiler için yaygın olarak kullanılan bir lakap
KIVIRMAK: Sokak jargonunda sözünden dönüp bahaneler uydurmak
KİMSESİZ: Eşi, dostu, arkadaşı, akrabası olmayan
KİRLİKAN: Toplardamarların kalbe götürdüğü plazma ve yuvarlardan oluşan sıvı
KOCAAYAK: Dik yürüdüğü iddia edilen insan-hayvan arası efsanevi yaratık
KOCAKARI: Yaşlı kadınlara yönelik bir saygı ifadesiyken zamanla kaba bir hitap sözüne dönüşen tabir
KOCATEPE: Afyon’da bulunan, Büyük Taarruz’un Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk tarafından başlatıldığı, sevk ve idare edildiği yer
KOÇYİĞİT: Eskiden yakışıklı, genç ve gürbüz delikanlı anlamında kullanılan bir birleşik kelime
KOÇYİĞİT: “Yüreği, bileği sağlam, genç ve gürbüz delikanlılar” için kullanılan bir tabir
KODLAMAK: Harf harf söylemek
KOLAĞASI: Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe
KOLEKTİF: Tüm ortakların sınırsız sorumluluk altında olduğu şirketleri niteleyen Fransızca kökenli bir söz
KOMEDYEN: Güldürü emekçisi
KOMPOSTO: Alafranga hoşaf
KOMPÜTER: Bilgisayar anlamındaki yabancı kökenli sözün Türkçeleştirilmiş hâli
KONFİRME: “Etmek” fiiliyle birlikte “doğrulamak, onaylamak” anlamlarında kullanılan yabancı kökenli söz
KOPARMAK: Mecazi anlamda güçlükle elde etmek
KORKULUK: Cansız ekin bekçisi
KORKULUK: Gösteri ve şov amacıyla kullanılmayan kukla
KORKULUK: Ziraat kuklası
KORKULUK: Zirai kuşsavar
KORNİŞON: Turşuluk olarak kullanılan minyon salatalık
KOROŞEFİ: Şarkıcı topluluğu idarecisi
KOZMONOT: Batı kökenli “astronot” sözünün Rusça kökenli karşılığı
KOZMONOT: “Uzay adamı” anlamında Rusça kökenli bir söz
KÖKHÜCRE: İnsan vücudunu oluşturan, sınırsız bölünme, dönüşme ve yeni görevler üstlenme imkânına sahip en küçük birim
KÖKLEMEK: Gaz pedalına sonuna kadar basmak
KÖPRÜCÜK: Omuz başıyla göğüs kemiğinin üst ucu arasında bulunan ve derinin altında belli olan uzunca kemik
KÖPRÜYOL: “Viyadük” sözcüğünün Türkçe karşılığı olan birleşik kelime
KÖRDÜĞÜM: Mecazi anlamda çözülmesi çok zor olan sorun
KÖRKÜTÜK: Âşıklığı ve sarhoşluğu nitelerken, “kendini bilmeyecek derecede” anlamında kullanılan bir birleşik kelime
KÖRNOKTA: Trafikte sürücünün geriden gelenleri aynasında göremediği bölge
KÖRTALİH: Kara baht, rast gitmeyen şans
KÖYİMAMI: Bir kırsal yerleşim biriminde görevli olan din adamı
KRUVASAN: Fransız çöreği
KUKULETA: En sempatik isme sahip olan başlık türü
KULAKÇIK: Eskiden margarin firmalarının promosyonlarına katılmak için biriktirilen ambalaj kenarı
KULAKVER: “Sözlerimi dikkate al, dinle” anlamında bir söz dizisi
KULHAKKI: İnsanların birbirlerine geçen emekleri veya yaradılanın nasibi
KUMPANYA: Eskiden tiyatro topluluğu anlamında kullanılan söz
KUMSAATİ: Silisyum sayaç
KUMSAATİ: Yer çekimsiz ortamda çalışmayan bir zaman belirleme aracı
KURAKLIK: Belli bir bölgedeki yağış kıtlığı
KURAKLIK: Su kıtlığı
KURAKLIK: Yağmur küskünlüğü
KURAMSAL: Fransızca kökenli teorik sözünün Türkçe karşılığı
KURTADAM: Mehtap canavarı
KURUGIDA: “Tahıl, bakliyat, makarna” gibi besinler için kullanılan genel bir tabir
KURULTAY: Eski Türklerde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclis
KURULTAY: Türkiye Büyük Millet Meclisinin genel kurulu
KURUSIKI: Akustik blöf mermisi
KUŞATMAK: Çevrelemek, kaplamak, ablukaya almak
KUYRUKLU: Eklenip katlanmış, dallanıp budaklanmış yalanları niteleyen bir söz
KÜFÜRBAZ: Ağzı bozuk
KÜLBASTI: Köz üzerinde pişirilen kemiksiz et
LABİRENT: Dolambaçlı koridorlar silsilesi
LACİVERT: Siyahla uyumlu olmayan ender renklerden biri
LAGALUGA: “Boş konuşma” anlamında kullanılan bir söz dizisi
LAZIMLIK: Birçok annenin eğitim aracı olarak kullandığı iptidai mobil tuvalet
LAZIMLIK: Pedagojik tuvalet
LİMONATA: Şirketlerin son yıllardaki atağıyla hazır meşrubat sektörüne giren mütevazı içecek
LOJİSTİK: Ürünün etkili ve verimli bir şekilde tüketiciye ulaşması için yapılan planlama ve uygulama
LOKASYON: “Bulunulan yer, mevki, konum” anlamlarında da kullanılan yabancı kökenli söz
LUNAPARK: Popülerliğinin zirvesini 1970’lerde yaşamış olan bir tür eğlence mekânı
LÜLETAŞI: Eskişehirli magnezyum silikat
LÜLETAŞI: Kolay işlendiği için süs eşyası yapımında kullanılan magnezyum silikat
LÜLETAŞI: Pipo ve süs eşyası yapımında kullanılan Eskişehir kayacı
MADALYON: Genellikle içine resim gibi şeyler konulup boyunda taşınan süs eşyası
MAHLUKAT: Doğadaki tüm yaratıklar
MALETMEK: Yüklemek, ait olduğunu göstermek anlamında bir söz dizisi
MALİKÂNE: Derebeyi konağı
MALİKÂNE: Geniş alana kurulmuş, büyük ve gösterişli ev
MALİKRİZ: Finansal sıkıntı, parasal buhran
MALİKRİZ: Ödeme güçlüğünden doğan parasal bunalım
MARANGOZ: Ağacı ahşaba dönüştüren bir zanaatkâr
MARGARİN: Genellikle yapay olarak elde edilen, 47 °C’de eriyen ve besin değeri olan yağ
MARMELAT: Örselenmiş reçel
MARTAVAL: Uydurma söz, boş konuşma, palavra
MASABAŞI: Ofis ve bürolarda sürdürülen işi niteleyen tabir
MAŞALLAH: Arapça kökenli “nazarsavar” sözcük
MATRUŞKA: İç içe bebeklerden oluşan Rusya’ya özgü süs eşyası
MATRUŞKA: Rusça “anne” anlamına gelen sözden türeyen bir tür modüler biblo ve oyuncağın adı
MATRUŞKA: Rusya’nın sembollerinden sayılan oyuncağımsı ahşap süs eşyası
MAYDANOZ: Mutfağımızda sıkça kullanılan, olur olmaz her işe karışan kişilere de yakıştırılan bir bitki
MAYIŞMAK: Çok yemekten, sıcaktan veya zevkten gevşemek
MECBURCU: Bazı iskambil oyunlarında oyuna kesin olarak katılması gereken kimse
MECİDİYE: Beş adeti bir Osmanlı lirasına eşit olan eski bir para birimi
MEGAKENT: “Büyükşehir” anlamına gelen melez bir tabir
MEHTERAN: Dünyanın en eski askerî bandosu
MELODİKA: Üzerinde tuşları olan üflemeli bir çalgı
MELODRAM: Bir tiyatro türünün adı olan, aynı zamanda acıklı aşk filmleri için de kullanılan bir söz
MENDEBUR: Sümsük, sünepe, pis ve iğrenç anlamlarına gelen Farsça kökenli bir söz
MENDERES: Akarsuların birbirini izleyen U veya S biçimindeki büklümlerine verilen ad
MENDİREK: Denizin hırçınlığına karşı muhafaza edilmiş liman
MENDİREK: Kıyılarda dalgakıranla yapılmış liman
MENENJİT: Beyin ve omuriliği kaplayan zarların iltihaplanmasıyla oluşan hastalık
MENİSKÜS: Futbolcu sakatlanmalarıyla aşina olduğumuz kıkırdak doku
MERCİMEK: Adını Farsça kökenli “göz bebeği” anlamına gelen sözden alan küçük taneli bir baklagil
MERHAMET: Yargısız insaf
MERKEZÜS: Depremin gerçekleşmesine neden olan fay kırılmasının tam olarak gerçekleştiği yer
METREKÜP: Bir hacim ölçüsü birimi
METROBÜS: Lastik tekerlekleriyle kendisine ayrılan şeritlerde çalışan toplu taşıma aracı
MİKROFON: Şarkıcıların kitle “ihya” silahı olarak kullandıkları cihaz
MİLİGRAM: Bir kilonun milyonda biri ölçüsündeki ağırlık birimi
MİLYONER: Türk lirasından altı sıfır atılmasıyla tekrar ciddiye alınan maddi zenginliği anlatan tabir
MİTOLOJİ: Efsaneler külliyatı
MİTOLOJİ: Eskiyi anlatan sosyokültürel masallar külliyatı, söylencebilim
MİZANSEN: Oyuncunun sahnedeki kurgusal hareketlerine verilen ad
MORÖTESİ: “Ultraviyole” sözünün Türkçe karşılığı
MUHAREBE: Harp sözünden türemiş olan, “çarpışma” anlamındaki Arapça kökenli söz
MUNTAZAM: “Düzgün, düzenli, derli toplu” anlamlarında Arapça kökenli bir söz
MUTASYON: Bir organizmanın genetik unsurlarında görülen ani ve kalıtımsal değişim
MÜCADELE: Türkçe kökenli karşılığı savaşım olan, güçlü ve sürekli çaba
MÜKELLEF: Asıl anlamı “yükümlü” olup özenle hazırlanmış sofraları nitelemek için de kullanılan bir söz
MÜKEMMEL: Eksiksiz, kusursuz ve yetkin durumda olan
MÜKEMMEL: Kelime anlamı “kemale erdirilmiş” olup “eksiksiz, kusursuz, şahane” anlamlarında kullanılan söz
MÜNAZARA: Bir konu üzerinde, belli kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma
MÜNECCİM: Oryantal astrolog
MÜNECCİM: Yıldız falcısı
MÜRÜVVET: Bir ailede, çocukların doğumu, sünneti, evliliği gibi olaylardan duyulan mutluluk
MÜSAMERE: Genellikle sene sonlarında düzenlenen tiyatral eğlence
MÜSEBBİP: Bir şeyin olmasına, yapılmasına sebep olan, yol açan kimse veya şey
MÜSTESNA: Eski dilde benzerlerinden üstün olan
MÜZAKERE: Bir konuyla ilgili fikir alışverişinde bulunma anlamındaki Arapça kökenli söz
MÜZAYEDE: Açık arttırma
NAFTALİN: Kumaş, elbise, halı gibi eşyaları korumakta kullanılan antiseptik bir hidrokarbon
NAFTALİN: Özellikle güveye karşı kullanılan kokulu bileşik
NAMAĞLUP: Hiç yenilgi almamış, yenilgisiz anlamında Arapça-Farsça karışımı bir söz
NAMAĞLUP: Karşılaşmaların hiçbirini kaybetmemiş olan takım ya da sporcu
NEKTARİN: Tüysüz şeftali
NİTROJEN: Azotun diğer adı
NİZAMİYE: Tanzimat Dönemi’nde kara ordusuna verilen ad
NOSTALJİ: Gününü dün etme özlemi
NOSTALJİ: Türkçe karşılığı olarak “geçmişseverlik” ve “gündedün” kelimeleri önerilen Fransızca kökenli söz
NURYÜZLÜ: Çehresinde ilahi bir güzellik olan kişilere yönelik bir tabir
NÜKTEDAN: Eşek şakalarına değil ince esprilere prim veren kişi
OBJEKTİF: Optik aletlerdeki mercek sistemi
OBSESYON: Ruh biliminde takıntı
OCAKBAŞI: Ateşi servisin merkezinde yakan kebapçı türü
OCAKBAŞI: Müşterilerini ızgaranın yakınında ağırlayan bir kebapçı türü
OCAKBAŞI: Servis mesafesini minimumda tutan lokanta türü
ODUNGİBİ: “İnce zevkten yoksun” kişilere yönelik yakıştırma yollu bir hakaret sözü
OHÇEKMEK: Uzun süren bir sıkıntıdan sonra ulaşılan rahatlığı içten gelen bir nidayla belirtmek
OLSAOLSA: “Ancak, en fazla” anlamlarında kullanılan bir ikileme
OLTUTAŞI: Dadaş diyarının kara kehribarı
ONKOLOJİ: Kanser hastalığını inceleyen bilim dalı
OPERATÖR: Bilişim teknolojisinde herhangi bir aleti işleten kişi
OPERATÖR: G sınıfı ehliyet sahibi sürücülere verilen ad
ORGANİZE: Çeşitli kişi ve örgütlerce planlanıp işlenen suçu niteleyen söz
ORKESTRA: Çalgılar topluluğu
ORKESTRA: Uyumsuz olduklarında armonik faciaya neden olan grup
ORTAKLIK: Arapça kökenli “şirket” sözünün Türkçe karşılığı
ORTOPEDİ: Kemik, eklem ve kaslarda oluşan hareket sistemi bozukluklarıyla ilgili bilim dalı
OYNAKLIK: Bir kıymetin fiyatındaki değişkenliğin ifadesi olan “volatility” sözünün Türkçe karşılığı
ÖĞRETMEN: İnsan mimarı
ÖLÜMÜGÖR: Fena halde rahatsızlık veren bir ısrar ve yemin sözü
ÖNGÖRMEK: Bir işin ilerisini kestirip ona göre davranmak
ÖTEDÜNYA: Ahiret anlamında kullanılan bir söz dizisi
ÖTELEMEK: Bir işi belli olmayan bir süre zarfınca ertelemek
ÖTTÜRMEK: Üfleyerek ses çıkarttırmak
ÖYKÜNMEK: Birine veya bir şeye benzemeye çalışmak, taklit etmek
ÖZBEKLER: Orta Asya’daki en kalabalık Türk boyu
PANDOMİM: Sözsüz oyun
PANKREAS: Karın boşluğunda, omurganın bel bölümü önünde yer alan salgı bezi
PANORAMA: Yüksek bir yerden bakıldığında göz önüne serilen geniş görünüş
PANSUMAN: Yara temizliği ve bakımı
PARANOYA: Abartılı endişe, kuşku, korku, güvensizlik ve mantıksız kuruntular ile örülü bir ruh hastalığı
PARANOYA: Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle belli olan hastalık
PARANTEZ: Argoda çarpık bacaklar anlamında kullanılan, “ayraç” da denen işaret
PARANTEZ: Dil bilgisinde “ayraç”ın diğer adı
PARANTEZ: Matematikte işlem sırasını veya büyüklükleri belirtmek için kullanılan işaret
PARAÜSTÜ: Ödenen meblağdan malın veya hizmetin tutarını düştükten sonra müşteriye geri verilen bölüm
PARLAMAK: Mecazi anlamda başarısı veya nitelikleriyle ün kazanmak, tanınmak, mevkisi yükselmek
PARLAMAK: Tutuşup alev çıkarmak
PARMESAN: Adını İtalya’daki bir şehirden alan, genellikle salata, makarna soslarında kullanılan peynir türü
PARTİKÜL: Parçacık, granül, zerre anlamlarında kullanılan yabancı kökenli söz
PARTİZAN: Bir siyasi birliğe çok bağlı olan, o birliğin öğretisini savunmayı amaç edinen kişi
PASİFİZM: Şiddetsizlik ilkesi
PASTORAL: Edebiyat, müzik ve resimde kır hayatına özgü eserleri tanımlayan bir tabir
PAŞAÇAYI: En popüler içeceğimizin demi ve sıcaklığı azaltılmış hâli
PAŞAÇAYI: Müstakbel ehlikeyiflerin genç yaşlarında tükettikleri popüler içeceği
PAYİTAHT: Eski dilde başkent
PAYLAMAK: Birine kusurundan ötürü sert sözler söylemek
PAZAREKİ: Gazetelerin haftanın son günü verdikleri hafif konulara değinen ilavelerin genel adı
PAZARLIK: Alışverişte kullanılan ikna sanatı
PAZARLIK: Fiyat münazarası
PAZARLIK: Ticari söz düellosu
PAZUBENT: Takım kaptanı aksesuarı
PEDAGOJİ: Eğitim bilimi
PEJMÜRDE: “Eski püskü, dağınık, perişan” anlamlarında kullanılan Farsça kökenli bir söz
PEKSİMET: Kadidi çıkartılmış ekmek
PENCÜYEK: 5-1’lik zar kombinasyonunun Farsça kökenli adı
PERDELİK: Pencere örtüsü yapmak için ayrılmış kumaş
PERVASIZ: Gözünü budaktan sakınmayan, çekinmeyen, korkusu olmayan
PEŞTAMAL: Farsça kökenli adının kelime anlamı “arka havlusu” olan dokuma
PİMPİRİK: Gereksiz ölçüde titiz olan
PİSBOĞAZ: Seçici olmayan obur
PLANKTON: Dünyadaki tüm ormanlardan daha fazla oksijen üreten, denizlerde yaşayan mikroskobik canlılar
PLASENTA: Anne ve cenine ait iki dolaşım sistemini birbirinden ayıran bir organ
POLİSİYE: Yeteneksiz yazarların sonunu başından belli ettiği bir roman türü
POPÜLİZM: İkilik yaratma temeline dayalı halk yardakçılığı
PORTAKAL: Portekiz turuncu
POZİSYON: Konum veya duruş biçimi anlamındaki Fransızca kökenli söz
PROTOTİP: Tasarlanan ürünün tanıtım veya deneme amacıyla üretilen ilk örneği
PRÖMİYER: Tiyatral siftah
PULCULUK: Filateli de denen derleyicilik ve koleksiyonculuk uğraşısı
RADYATÖR: Bağlı bulunduğu motordaki ısı derecesinin yükselmesini önleyen soğutucu
RASTGELE: Seçmeden, iyisini kötüsünü ayırmadan, gelişigüzel
RASYONEL: Tam veya kesirli sayılara verilen ortak ön ad
RAŞİTİZM: D vitamini, kalsiyum ve fosfor yetersizliği veya dengesizliğinden ileri gelen, biçim bozukluğuna sebep olan kemik hastalığı
REDİNGOT: Eskiden giyilen arkası yırtmaçlı, etekleri uzun, çift sıra düğmeli, resmî erkek ceketi
REVERANS: Hürmetle eğilmenin alafranga hâli
ROLİCABI: “Senaryo ve oyuncunun canlandırdığı karakter gereği” anlamındaki söz dizisi
ROMANTİK: Sanatsal duygusal
RÖVEŞATA: Ters perendeli şut
SAĞŞERİT: Trafikte, yolun ağır ve yavaş taşıtlar için ayrılmış bölümü
SAKSAĞAN: Kargagillerden karın, omuz ve kanat tüylerinin bazı bölümleri beyaz olan kuş türü
SALDIRMA: Adıyla kullanıldığı şiddet eylemini ortaya koyan, genellikle kabzası muştalı bir tür büyük bıçak
SALINCAK: Basit harmonik hareket yapan çocuk parkı oyuncağı
SALINCAK: Sarkaç mantığıyla çalışan eğlence düzeneği
SALLABAŞ: Her sözü düşünmeden onaylayan kişiler için kullanılan bir tabir
SANATEVİ: Resim, heykel gibi dallarda sergi veya atölye olarak kullanılan yer
SANATSAL: “Artistik” kelimesinin Türkçe kökenli karşılığı
SANTRFOR: Futbolda orta uç oyuncusu
SAPITMAK: Ruhsal dengesizlik içine girmek
SARDALYA: Yavrusuna “papalina” denen balık
SARDUNYA: Sakız, ıtır, ceylan gibi türleri olan, adını Akdeniz’deki bir adadan alan süs çiçeği
SARMAŞIK: “Aşkıma sadığım” anlamına gelen tırmanıcı bitki
SARMAŞIK: Dolambaçlı bitki
SARMAŞIK: Günde bir metre büyüyebilen türleri olan bir bitki
SARMAŞIK: Yükselmek için etrafındaki bitki ve dayanakları kullanan bir bitki türü
SATILMIŞ: Para için onurunu ayaklar altına alacak şekilde başkalarına tabi olan kişi
SAVUŞMAK: Bulunduğu yerden aceleyle, gizlice veya dikkati çekmeden ayrılmak, kaçmak
SAYIŞMAK: Çocuk oyunlarında ebeyi belirlemek için kullanılan bir yöntem
SAZESERİ: Klasik Türk müziğinde enstrümantal parça
SEFERBER: Olmak fiiliyle “bir iş, bir amaç için topluca, bütün olanaklarıyla bir araya gelmek”
SEKİZGEN: Trafikte dur işareti levhaları için kullanılan geometrik şekil
SEKRETER: “Sır kâtibi” anlamındaki Latince kökenli bir sözden türeyen mesleki unvan
SEKSAPEL: Cinsel cazibe, erotik çekicilik
SELAMSIZ: Bir “merhaba”yı çok gören kişi
SEMBOLİK: “Simgesel” sözünün Fransızca kökenli karşılığı
SEMİZOTU: Pirpirim de denen, yemeği ve salatası yapılan bir sebze
SENARİST: Dizi, film yazarı
SENİGİDİ: İkinci tekil şahsa yönelik şaka yollu azarlama sözü
SEREMONİ: Tören ve merasim sözlerinin Fransızca kökenli eş anlamlısı
SERPİNTİ: Küçük damlalı yağış
SERZENİŞ: “Yakınma” anlamındaki Farsça kökenli sözcük
SIĞINMAK: Birinin veya bir yerin yardım ve korumasına başvurmak
SIKILGAN: Bir topluluk içinde gereken güven ve cesareti kendinde bulamayan, mahcup, utangaç
SIRADAKİ: Kuyruktaki kalabalığa doğru söylenen, buyruk ile çağrı arası bir söz
SIRTÜSTÜ: Diğerlerine göre daha rahat nefes alma imkânı veren yüzme stili
SIVIŞMAK: Sessizce kaçmak
SIYIRMAK: Hızla sürtünerek bir şeyin yüzünden bir parça soymak
SİLAHŞOR: İnsan öldürmek için kullanılan bir alette uzmanlaşmış kişi
SİLAHTAR: Osmanlılar döneminde padişah, sadrazam gibi devlet büyüklerinin kılıçlarına bakan ve koruyan kimse
SİLİNDİR: Bir dikdörtgenin bir kenarı etrafında döndürülmesiyle elde edilen, üstüvane de denen geometrik cisim
SİNDİRİM: Bedenin hayati sistemlerinden biri
SİNOLOJİ: Çin dili ve edebiyatı
SİTALANI: İnsanoğlunun kendi kendinden korumaya çalıştığı, doğal veya kültürel nitelikli toprak parçası
SOĞURMAK: Absorbe etmek
SONBAHAR: Eskiden “derim ayı” denen iklimsel dönem
SONGÖREV: Bir akraba veya dostun ölümünde gerekli olan saygıyı göstermek, töreleri yerine getirmek
SONÜTÜCÜ: Bir tekstil ürününe nihai biçimini veren kişi
SOYASOSU: Uzak Doğulu bir baklagilden elde edilen lezzet tılsımı
SOYGUNCU: Silahlı hırsızlık yapan kişi
SÖYLENTİ: Ağızdan ağıza yayılan, kesinliği olmayan söz
SÖYLEYİŞ: Telaffuz sözünün Türkçe kökenli karşılığı
SÖZÜMSÖZ: Verilen vaadin kesinlikle yerine getirileceğini belirtmek için kullanılan söz dizisi
SÖZÜNÖZÜ: “Lafın kısası, anlatılan konunun temeli” anlamında kullanılan bir söz dizisi
STANDART: “Ölçün, ölçünlü, tek biçim” sözlerinin Fransızca kökenli karşılığı
SUBALESİ: Senkronize yüzmenin diğer adı
SUBÖREĞİ: Haşlanmış yufkayla hazırlanan bir hamur işi türü
SUÇEKMEK: “Çay ocağı kazanını doldurmak” anlamındaki, tiryakiyi ruhsal boşluğa düşüren bir eylem
SUKABAĞI: Ön adını belirli şekilde kurutulup sıvı kabı olarak kullanılmasından alan bir bitki ürünü
SUPANGLE: İngilizlere atfedilen kakaolu Fransız tatlısı
SURATSIZ: Somurtkan, aksi ve huysuz ifadeli kişilere yönelik kullanılan bir tabir
SUVERMEK: Çeliği hızla soğutarak sertleştirmek için uygulanan bir yöntem
SÜRÜNMEK: Mecazen yoksulluk ve perişanlık içinde yaşamak
SÜTLİMAN: Durgun ve sakin anlamında bir birleşik kelime
SÜZMEBAL: Peteğinden arındırılmış arı ürünü
SÜZÜLMEK: Mecazi anlamda kayarcasına yürümek
ŞADETMEK: Neşelenmesini, sevinmesini sağlamak
ŞAHSİYET: Hem kişilik, belirgin özellik hem de önemli ve değerli kişi anlamında kullanılan söz
ŞAKLABAN: Cıvık komedyen
ŞAKLABAN: Haysiyetini sermaye eden komedyen
ŞAKŞAKÇI: İtibarsızca öven, haysiyetsizce alkışlayan kişi
ŞAMPANYA: Patlatılarak açılan “hazlı içecek”
ŞANZIMAN: Motordan, kavrama yolu ile aldığı hareketi şaft veya diferansiyele ileten aktarma organı
ŞANZIMAN: Motorlarda düz ve otomatik olarak ikiye ayrılan aktarma organı
ŞARAMPOL: Dilimize Macarcadan girmiş olan, yolun düzeyinden aşağıdaki kenar bölüm anlamındaki söz
ŞARAPNEL: Adını İngiliz bir generalin soyadından alan parça tesirli bomba
ŞARAPNEL: Başıbozuk mermi parçası
ŞARAPNEL: Ölüm saçan mühimmat parçası
ŞARLATAN: Âlim kisvesine bürünmüş dolandırıcı
ŞAŞKALOZ: Sempatik şaşkın
ŞAŞMAMAK: Mecazen yolundan sapmamak, yöntemini, tercihini değiştirmemek
ŞEHRAZAT: Binbir Gece Masalları’ndaki kadın kahramanın adı
ŞEHRAZAT: “Kendi kendine yaşayan, özgür” anlamındaki Farsça kökenli kadın ismi
ŞIPSEVDİ: Aşk müptelası
ŞIPSEVDİ: Çabucak aşık olan, gelgeç gönüllü kişi, “kuru sevdalı”
ŞIPSEVDİ: Duygusal eğilimleri hızlı gelişen fakat kısa süre içinde şevkini kaybeden kişi
ŞIPSEVDİ: Maymun iştahlı âşık
ŞIPSEVDİ: Tez canlı âşık, ayran gönüllü
ŞIRFINTI: Teklifsiz konuşmada seviyesi düşük kadın
ŞİFONYER: Çekmecelerine çamaşır konulan dolap
ŞİNTOİZM: Japonların millî dini
ŞİŞİRMEK: Mecazi anlamda “baştan savma iş görmek”
ŞUTLAMAK: Bir futbol teriminden yola çıkarak “kovmak, kapı dışarı etmek” anlamında kullanılan söz
TABANVAY: Şaka yollu olarak “yayan, yürüyerek” anlamında kullanılan bir söz
TABİLDOT: Umduğunu değil bulduğunu yedirten servis düzeni
TAHSİLAT: Alacakların toplanması veya süresi içinde ödenmeyenlerin yasal yollarla alınması
TANRIMIZ: “Rabbena” sözünün Türkçe kökenli karşılığı
TANRISAL: Sıfat hâlinde kullanılan “ilahi” sözünün Türkçe kökenli karşılığı
TAPINMAK: İlah olarak tanınan varlığa karşı inancını ve bağlılığını belirli ritüellerle göstermek
TARAMALI: Tam otomatik tüfek veya tabancalar için halk ağzında kullanılan bir söz
TARİFSİZ: Mecazen “anlatılamayacak kadar değişik” anlamında kullanılan bir söz
TARLATAN: Modayı meslek edinmeyen kişilerin genellikle yalnızca düğünlerinde haşır neşir oldukları bir aksesuar
TARZANCA: Argoda yabancı dildeki bir iki sözcük ve el hareketleriyle yürütülen iletişim sistemine verilen ad
TASARRUF: İkinci baharı yaza çeviren artırım
TASLAMAK: Mecazi anlamda kendinde olmayan bir değeri varmış gibi göstermek
TEBESSÜM: Zevk, eğlence ve mutluluk ifadesi
TECESSÜM: Boyut kazanma, cisimlenme, görünmeye başlama, belirme
TEKERLEK: 5.000 yıl kadar önce icat edilip günümüze kadar genel formu hiç değişmemiş olan bir buluş
TEKERLEK: İnsanoğlunun enerji tasarrufu yolundaki en önemli icadı
TEKLEMEK: Motorlar için kesik kesik çalışmak anlamında kullanılan bir söz
TEKVANDO: Güney Kore’nin tescilli millî sporu
TELEPATİ: Uza duyum da denilen, beş duyu bağlantısız algılama yeteneği
TELESKOP: Türkçe kökenli karşılığı “ırakgörür” olan optik alet
TENEZZÜL: Kendi durumundan daha aşağıdakini lütfederek kabul etme
TENUYUMU: Partnerler arası bedensel ahenk
TEPELEME: Kaşık, kepçe, kap gibi gereçleri kenarlarından taşacak, üstünde yığın olacak şekilde doldurma
TERATMAK: Aşırı su kaybına neden olacak ağır bir efordan kaçınarak hafif bir idman yapmak
TERMOFOR: Sıcak su torbası
TERTEMİZ: “Pirüpak” sözünün günümüz Türkçesindeki karşılığı olan pekiştirilmiş bir söz
TEŞEKKÜR: Gönül borcu anlatmak için kullanılan, gündelik yaşamda unutulmuş bir kelime
TEŞEKKÜR: Kıvanç ve gönül borcunu anlatan sözcük
TEŞHİRCİ: Bedenini kısmen ya da tamamen çıplak olarak sergilemeyi seven kişi
TEŞHİRCİ: Nüdizmi haz ve doyum almaya dönüştürmüş sapık
TEŞHİRCİ: Sergilemeyi seven ruh hastası
TIKINMAK: İte kaka yemek yemek
TIRNAKÇI: Argoda belli meblağ parayı sayarken veya öderken el çabukluğuyla bir kısmını çalan kişi
TIRPARKI: “Uzun araç” olarak tabir edilen taşıtların konakladığı kara yolu tesisi
TİRBUŞON: Tıpa çekeceği
TİTREŞİM: “İhtizaz, vibrasyon, rezonans” sözlerinin Türkçe kökenli karşılığı
TOPÇALMA: Özellikle basketbolda atak hâlindeki rakibin elini boşa çıkarma
TOPLAGEL: “Aracın tekerleklerini düz konuma getirerek hareket ettir” anlamındaki söz dizisi
TOPTANCI: Genellikle tüccarlara satış yapan tüccar
TOPYEKÛN: Eksiksiz, tamamı birden anlamında bir birleşik kelime
TORPİLLİ: Kayıranı olan kişi
TORPİLLİ: Mecazen “birileri tarafından kayırılan” anlamında kullanılan söz
TOZOLMAK: Argoda kaybolup gitmek, kaçmak, uzaklaşmak anlamında kullanılan tabir
TOZPEMBE: İyimser insanların dünyaya bakış açılarını simgeleyen renk
TÖVBEKÂR: İlahi pişmanlık yasasından faydalanan kimse
TRİATLON: Yüzme, koşu ve bisikletten oluşan üçlü atletizm disiplini
TRİKOTAJ: “Örme işleri” anlamındaki Fransızca kökenli söz
TRİPLEKS: “Üç katlı” anlamında yabancı kökenli bir söz
TURPGİBİ: “Son derece sağlıklı” anlamında yakıştırma yollu bir deyim
TURPGİBİ: Yumru köklü bir sebzeyi konu alan, dinç ve sağlıklı kişiler için kullanılan yakıştırma yollu tabir
TUŞETMEK: Güreşte rakibin sırtını yere getirmek
TUTULMAK: Alt anlamlarından biri de “gönül vermek, sevdalanmak, aşkla bağlanmak” olan söz
TUZLAMAK: Yiyeceklere korumak veya tatlandırmak için sodyum klorür katmak
TUZUKURU: Mecazen “bir işten zarar görmeyecek durumda” anlamında kullanılan söz dizisi
TÜKENMEZ: En iddialı kalem türü
TÜKENMEZ: Ucu bilyeli, özel mürekkepli kalemler için kullanılan fazla iddialı bir tabir
TÜKETİCİ: Eskiden müstehlik denen, mal ve hizmetlerden yararlanan, satın alıp kullanan kimse
TÜKETİCİ: Ürünü satın alıp kullanan, talebin ana ögesi olan kişi
TÜLPERDE: Pencere duvağı
TÜNAYDIN: Sabahın geç saatlerinden gün ortasının ilerisine kadar kullanılan bir selamlama sözü
TÜPBEBEK: Teknoloji destekli insan yavrusu
TÜPBEBEK: Yaşam kıvılcımıyla laboratuvar ortamında karşılaşan insan yavrusu
TÜPGEÇİT: Kara taşımacılığını su altına taşıyan ulaşım platformu
TÜRKMALI: Ülkemizin her türlü yerli üretim ticaret eşyasını tanımlayan sloganlaşmış söz dizisi
UÇANHALI: El emeği göz nuru fantastik hava aracı
UFALAMAK: Kırarak, ovarak, ezerek, kopararak küçük parçalara ayırmak
UĞRAŞMAK: İş edinmek, zaman vermek, halletmeye, başarmaya çalışmak anlamlarındaki söz
USTABAŞI: Bir üretimevi veya inşaat alanındaki işleyişten sorumlu yönetici
UYUKLAMA: Bazı yörelerde “ımızganma” da denen, istemsizce doğal dinlenme durumuna geçme hâli
UZAYÜSSÜ: Dünya dışındaki istasyon
UZUNHAVA: Anadolu aryası
UZUNHAVA: Türk halk müziğindeki usulsüz bağrı yanık ezgi
ÜFÜRÜKÇÜ: Nefesi kuvvetli şifa şarlatanı
ÜRKÜTMEK: Şaşırtarak korkutmak
ÜRPERMEK: Bir anda, kıl köklerindeki minyatür kaslarına kadar titremek
VARSAYIM: Bilimsel tahmin
VARSAYIM: Dilimize Fransızcadan giren hipotez kelimesinin Türkçe karşılığı
VARYEMEZ: Hem zengin hem cimri kişiler için kullanılan bir tabir
VARYEMEZ: Maddi imkânı olsa da yoksul denebilecek bir hayat yaşayan kişilere yönelik bir tabir
VASİSTAS: Almanlarla ilgili bir şakadan türemiş ve genelleşerek bir pencere türünün adı haline gelmiş söz
VASİSTAS: Gurbetçi pencere
VASİSTAS: Yatay menteşeli küçük pencere
VATANDAŞ: Yurtları veya yurt duyguları bir olanlardan her biri
VERESİYE: Esnaf kıyağı
VERESİYE: “Karşılığı sonra ödenmek üzere” anlamında bir söz
VERESİYE: Ödemeyi öteleyen satış yöntemi
VEZNEDAR: Para ödeme ve alma yerindeki görevli
VIZGELİR: “Hiçbir önemi veya etkisi olmaz” anlamında bir söz dizisi
VIZGELİR: Teklifsiz konuşmada “etkisi olmaz, aldırış etmem” anlamlarında kullanılan tabir
VURGUNCU: Ekonomik dalgalanmalardan yararlanan, ticari ahlakını, meslek etiğini hiçe sayan girişimci
YABANCIL: Egzotik sözünün daha az kullanılan eş anlamlısı
YADSIMAK: Var olan bir şeyi yok saymak
YAKARMAK: Tanrı’ya içten yalvararak dua etmek, niyaz etmek
YAKINLIK: Duygusal bağ veya akrabalık ilişkisi
YAKINMAK: Serzenişte bulunmak
YALAPŞAP: Baştan savma, üstünkörü, yarım yamalak anlamlarındaki bir birleşik kelime
YALTAKÇI: Birine hoş görünmek için onursuzca davranan kişi, dalkavuk
YALTAKÇI: Çanak yalayan, dalkavukluk eden kişi
YANSIMAK: Işık dalgaları için bir yüzeye çarparak yön değiştirmek
YAPIŞTIR: “Kontrol” ve “V” tuşuna birlikte basarak verilen işlem komutu
YAPMACIK: Suni samimi
YARATMAK: Bir şeyi hiçlikten varlığa çevirmek
YARDIMCI: El ulağı ve yamak sözlerinin günümüz Türkçesindeki karşılığı
YARILMAK: Sokak jargonunda kendini kaybedecek kadar gülmek
YARIMADA: Türkiye, Danimarka, İtalya, Portekiz ve İspanya gibi bazı ülkelerin üzerine kurulu olduğu coğrafi şekil
YASAKAŞK: Uygun görülmediği için gizli sürdürülen duygusal ilişki
YAYÇİZER: “Pergel”in Türkçe kökenli karşılığı
YAZIŞMAK: Karşılıklı küçük notlarla veya posta yoluyla haberleşmek
YAZLIKÇI: Bir yerin yerlisi olmayıp yalnızca sıcak mevsimi orada geçiren kişi
YAZSAATİ: Günlerin daha uzun olduğu mevsimlerde kullanılan zaman düzeni
YEDİEMİN: Hukuki durumu çekişmeli olan bir malın, çekişme sonuçlanıncaya kadar emanet bırakıldığı makam
YELKOVAN: Zamanı bildiren iki ibreden uzun olanı
YENİÇERİ: Ünlü başlıklarına “keçekülah” denen piyade asker sınıfı
YENİYAZI: 1928’de kabul edilen, Latin alfabesi sistemine dayanan Türk alfabesi
YERLEBİR: Etmek fiiliyle birlikte “temeline kadar yok etmek, tahrip etmek” anlamlarında kullanılan söz dizisi
YEŞERMEK: Hem bitkiler hem fikirler için “gelişmek, canlanmak, ortaya çıkmak” anlamlarında kullanılan bir söz
YILDIRIM: Eski dilde saika da denen doğa olayı
YILDIRIM: Işık hızıyla kıyılan nikâhların ön adı
YILIŞMAK: Sırnaşarak hoş görünmeye çalışmak
YİRMİBİR: As ve 10 puan değerinde herhangi bir kartla en kuvvetli ele sahip olunan iskambil oyunu
YORUMYOK: Bir olay hakkında görüş açıklanmayacağını, değerlendirme yapılmayacağını belirten kalıplaşmış bir tabir
YUSUFÇUK: Adını rengarenk kaftanıyla ünlü bir peygamberden aldığı söylenen böcek türü
YUSUFÇUK: Kız böceği, helikopter böceği veya iğnecik de denen sivrisinek avcısının diğer adı
YÜKOLMAK: Varlığıyla zahmet vermek
YÜZEYSEL: Mecazi anlamda derine inmeyen, gelişigüzel, ayrıntılı olmayan anlamlarındaki söz
YÜZÜNDEN: “Sebebiyle, -den ötürü” anlamlarında kullanılan zarf
ZIBARMAK: Ölmek, ölü gibi uyumak veya sızmak anlamlarında hakaret yollu kullanılan bir söz
ZIRLAMAK: Can sıkıcı bir biçimde sızlanarak ağlamak
ZIRLAMAK: Sinir bozucu şekilde sürekli ağlamak
ZITKUTUP: Büsbütün farklı, karşıt durum ve yapıda olan kişilere ve olgulara yönelik bir tabir
ZİFTGİBİ: İçilemeyecek kadar koyu ve yoğun içecekler için kullanılan yakıştırma yollu tabir
ZİHNİYET: Düşünce biçimi, anlayış, mantalite anlamlarında bir söz
ZONKLAMA: Ritimli sancı